> Köşe Yazıları > Yazar

Kadim lezzet kaymak

Favori Lezzetler Logo

Sizlere bu ay, eski bir lezzetten bahsetmek istiyorum, unutulmaya yüz tutan, bilinen değerini kaybetme yolunda, gittikçe lezzetinden, rayihasından kaybeden, ülkemizde çok eskiden beri bilinen,ve kullanılan, Osmanlı saray mutfağının gözdelerinden, çok amaçlı tüketilen, kadim bir lezzet; kaymak..

Resmi Osmanlı sarayı ziyafetlerinde, börekten tatlıya, çorbadan pilava bir çok lezzette kaymak , tamamlayıcı, mamule lezzet katıcı, tad verici olarak kullanıldı. Lüle kaymağı veya kaymak lülesi olarak adlandırılan bu süt ürünü, yağ oranının yüksek oluşu ve tamamlayıcı maddelerinin zenginliği açısından manda sütünden olanları tercih edilmekle birlikte, inek veya keçi, koyun sütünden de yapılabilir. Manda sütnden olanı; yoğun ve sarıya kaçan krem rengindedir, inek ve keçi sütünden olanları saf beyaz renkli fakat daha az yoğunluktadır, koyun sütünden olanı ise kokusundan dolayı sevilmeyebilir.  Fakat kaymak genel olarak, her zaman ayrıcalıklı bir tad, bir lezzet olmuş, Evliya Çelebiden bir çok Fransız İngiliz yazarlarının eserlerinde yer almıştır. Bu kadim lezzet ile ilgili Eyüp Kadısının bildiri mi üzerine cevaben yazılmış bir de hüküm vardır.  Ta o zamanlar bile kaymakçı esnafının hileli yollara başvurmamaları, kaymaklarına nişasta katmamaları, temiz olmaları için kanun ve kararnameler  de çıkarılmıştır.

Eyüp semt olarak, gerek faunası gerek florası açısından İstanbul’un en önemli kaymak üretim merkezi olmuştur, mandıra sayısı da yüksek olanEyüp semtinde kaymak üretimi  genelde Bulgar kökenli esnaf tarafından yapılmakta ve yine üretilen kaymaklar Bulgar esnaflar tarafından satılmaktaydı, maalesef Eyüp teki son mandıra da 1960 yılındaki kamulaştırmayla kapanmıştır. Fakat Bulgar kökenli Türk vatandaşı  esnafın kaymakçılığı Osmanlıdan günümüze kadar devam etmiştir, Son kalan üç Bulgar Kaymakçıdan;  Moda da cadde üzerinde bulunan kaymak dükkanı 1990 da Beşiktaş çarşı içindeki efsane Pando 2015 ikinci yarısında terki ticaret etmiş, bu yıl sadece Kumkapıda kalan Bulgar kaymakçı ekolü, dükkanın sahibi Boris’in ölümünden sonra uzun yıllar yanında çalışan yardımcısı ve şimdi dükkanın yeni sahibi Selahaddin Masad. Yani Bulgar ekolü bitti.

Tabii kaymak yapımının da bir ritüeli var,  süt süzülür,kaynatılır, kaynayan süt; mümkün olduğunca yukardan, altında mangal kömürü yanan bakır tavaların içine dökülür. Kaymak üzerinde gördüğünüz göz göz oluşumların nedenidir bu. Yaklaşık akşamdan sabaha dek sürer bu ağır mangal ateşi üzerindeki bekleyiş.  Sabah bakır tavaların altındaki ateş alınır ve soğuması beklenir kaymağın. Soğuyan kaymak bıçakla kesilir ve elle katlanarak lüle tabir edilen şeklini alır. Tepsilere dizilir ve tüketiciye ulaştırılır. Her şeyde olduğu gibi kaymağın da tazesi makbuldür, manda sütünden olanı makbuldür, nişasta katkısız olmalıdır ev bir de şavaklı olması tabiri vardır ki oda erimiş koyu kıvamlı sütün yoğun bir şekilde kaymağın ortasından süzülmesi demektir. Bundan yıllar yıllar yıllar önce merkezi Eyüp olan süt kaymağının yeri artık Afyon ilimiz olmuştur,  Afyon Kocatepe Üniversitesi eski rektörü, Üniversite içinde bir manda çiftliği kurmuş, mandalara elverişli yetiştirme ortamı sağlanmış gerçekten tattığımda müthiş keyifli bir lezzete ulaşılmış olduğunu gördüğüm geleneksel Türk kaymağı elde edilmişti, ne yazıkki bu gittiğimde, hevesle başlanan bu geleneklere sahip çıkma, Osmanlıdan günümüze kalan değerleri koruma olgusu tıpkı İstanbul da biten kaymakçılık gibi üniversitede de yitmek üzere.  Marketlerde kaymak diye gördüğümüz süt kreması geleneksel kaymağın yerini almış, manda kaymağı diye satılan kaymaklarda manda sütü oranı umarım %30 ama asla fazla değil, umarım katkısız yapanlar da vardır beni mahçup ederler ama ben maalesef rastlamadım.



İlginizi çekebilecek diğer içerikler |


Haldun Z. Tüzel

Devamını Gör

Değerlendirmeler| En Favori Yorumlar

0 Diğer Kişi yorum yaptı

Yorumlar (0)

FAVORİ LEZZETLER DERGİSİ

Sizden Gelen Tarifler

Siz de kendi tariflerinizi gönderin, isminiz ile birlikte sitemizde yayınlayalım.

HEMEN TARİFİNİ GÖNDER