Sizden Gelen Tarifler
Siz de kendi tariflerinizi gönderin, isminiz ile birlikte sitemizde yayınlayalım.
Mersin’de Turizm ve Gastronomi üzerine birkaç not
Hani İstanbul için kullanılan bir terim vardır; ‘’İstanbul’un taşı toprağı altındır’’ aslında Mersin’in iklim, coğrafi ve tarımsal yapısını düşündüğüm zaman bu cümlenin tam manasıyla Mersin için de geçerli olduğunu söyleyebilirim.
Mesela şehir merkezinden sadece 15 dakika uzaklıkta bile çok verimli tarım alanları bulunmaktadır. Buradan merkeze günlük taze sebze ve meyve ulaşmaktadır. Şehre yine tarımsal olarak baktığımız zaman, organik tarıma da çok elverişli iklim ve coğrafi yapıya sahip olduğunu görmekteyiz.
Mersin dedik denizden bahsetmedik değil mi? Dünyanın en güzide sahil şeritlerinden birinde yer alıyor Mersin. Olaya şöyle bakıyorum, Tarım var, sahil var yani gastronomi ve Turizmin gelişmesi için en önemli iki etken mevcut peki Mersin’de gastronomi ne durumda?
Ben bir şef olarak, yaklaşık iki yıldır Mersin’de yaşıyorum. Haliyle insan şef olunca dünyaya biraz gastronomik bakmayı öğreniyor, baktıklarını da bir yerlere aktarmayı, paylaşmayı seviyor. Ya da ben en azından seviyorum.
Mersin, benim gözlemlediğim kadarıyla mutfak kültürü ve gastronomi olarak ciddi anlamda irdelenmesi gereken bir şehirdir. Göç alan şehirler nedense kendi mutfaklarına sahip çıkamıyorlar. Şehre göçle gelen insanların şu an Mersin’de mutfak kültürü olarak daha baskın diyebilirim. Çok kültürlü şehirlerin yemek kültürleri de kozmopolitik olması elbette kaçınılmazdır ve Mersin’in yemek kültürü de bu durumdadır.
Ben yemek kültürünün yaşayabilmesi için evlerden çok lokantalarda pişiyor olmasını önemsiyorum. Bunun nedeni, lokantalarda pişen yemekler talebe göre çıkar talep gören yemekler de devamlılık açısından bakıldığında yaşayan yemeklerdir.
Mersin yemek kültürü açısından maalesef yenilgiye uğramış bir şehirdir, kendi has yemeklerini lokantalara taşımayı başaramamıştır. Tabii bu kendiliğinden oluşan bir şey değil yukarıda da bahsettiğim gibi göç eden insanlar kendi yemek kültürlerini de göçle taşımışlar. Ve bu göç Mersin’in yemek kültürünü şehrin merkezinden uzaklaştırıp Yörüklerin hâkim olduğu daha çok şehrin kırsalına doğru hapsolmuş diyebilirim. Şehir merkezinde ise toplama bir mutfak hâkim kebapçılar, ciğerciler, dönerciler ve tabi ki şehrin efendileri tantuniciler ve bir gerçek daha doğu illerinde hakim olan pişirim fırınları. Tantuniciler ve pişirim fırınlarının özel bir yeri var bu şehirde.
Tantuniciler gittikçe çoğalan çoğaldıkça daha da çoğalan daha da çoğaldıkça kalitesizleşen küçük küçük işletmelerdir. Mersin’de iyi ve kaliteli tantuni yapanları tenzih ederim elbette köklü ve markalaşmış tantuniciler de var.
Fakat yine de Mersin gastronomisi açısından tantuni bence irdelenmesi gereken bir konudur. Kimisine göre tantuni Mersin’in diğer yemeklerinin yaygınlaşmasındaki en büyük engeldir. Kimisine göre ise tantuni hak ettiği değer ve markalaşmaya henüz sahip değil bana soracak olursan ikisi de derim. Talep var gittikçe yaygınlaşıyor yaygınlaştıkça da has lezzetinden uzaklaşıyor çünkü her kesime ekonomik hale getirilmeye çalışılıyor bu da beraberinden çok fazla tantunici ve gittikçe özünden uzaklaşan bir yemek haline geliyor. Bu durum gerçekten kaliteli ve lezzetli tantuni yapan işletmelerin markalaşmasının önünde ciddi bir engel olarak görülmektedir. Dolayısıyla, yaşasın mı tantuni? Yaşamasın mı? demeden alamıyor insan kendini.
Gelelim pişirim fırınlarına, bu fırınlar doğu ve güney doğu kültüründe oldukça yaygındır. Özellikle Şanlıurfa, Gaziantep ve Diyarbakır’da her köşe başında bir pişirim fırınına rastlamak mümkün ki zaten pişirim fırını kültürü de bu şehirlerden Mersine göç eden insanlar tarafından Mersin’e getirilmiştir. Mersin daha çok Güney Doğu Bölgesi’nden göç alan bir şehirdir haliyle insanlar kendi kültürlerini de Mersin’e taşımakla kalmamış ve şehirde bu kültürü hâkim kılmışlardır. Pişirim fırınları da böyle doğmuştur ve halen Mersin’de bu kültür devam etmektedir. Neredeyse her mahallede bir fırına rastlamak ve hatta bazı mahallerde birkaç fırına rastlamak mümkündür. Pişirim fırınlarının getirdiği bir başka kültür ise bu fırınlarda pişirilen sıcak tırnaklı pide ve lavaş ekmeğidir. Bu konuda bir araştırma yapmasam da Mersin’de tüketilen ekmeğin büyük bölümü somun ekmeğinden daha çoğu bu pideler ve lavaşlardır.
Bu arada “Cezeryeyi unuttunuz!” gibi bir söylemi sizlerden duyar gibiyim. Elbette unutmadım! Cezerye ana malzemesi havuç olan, cevizlisi ve fındıklısı yapılan bir tatlı türüdür. Lakin, daha çok Mersin dışından gelenlerin hediyelik olarak paket yaptırdıkları tantuniden sonra Mersine has tatlardan biridir. Yani Mersin’de yemekten sonra ver bir cezerye de yiyelim denilen bir tatlı değildir. Doğrusu yapılınca lezzetli ve sağlıklıdır.
Kerebiç de günümüze gelmeyi başaran Mersin’e has bir tatlıdır. Neredeyse tüm pastanelerde kerebiç bulmak mümkündür ve özellikle bu tatlı bayramların vazgeçilmezidir. Kerebiç, ana malzemesi irmik, ceviz, ve fındık olan çöven bitkisinin kökünden elde edilen köpükle servis edilir. Aslında marjinal bir tatlıdır. Mersin’e geldiğinizde kerebiç yemeği ihmal etmeyin derim. Ama ne yersen ye ustasından ye diye bir sözüm var onu da unutmadan tabii ki.
Mersin turizm açısından yalnız ve sahipsizdir. Yatırıma muhtaç bir sahili ve sadece yerli turist ve günübirlikçilerin kullandığı müthiş bir denizi vardır. Harikulade koyları, upuzun sahilleri turizm potansiyeli açısından önemli değerlerdir.
Mersin sahilinde beş yıldızlı otel sayısı bir elin parmağını geçmeyecek sayıdadır. Bu oteller zamanında kaliteden ödün vermemek için bir çabaya girse de maalesef şehre yabancı turistin gelmemesinden dolayı oteller yenilgiye uğrar bu da ciddi bir ekonomik kayıp olarak yansır. Bu da beraberinde kalitesiz bir hizmet ve yemek gibi turizmin can alıcı problemlerinden biri haline gelir.
Özetle söylemek gerekirse, Mersin’de gastronomi alanında yatırıma ve farkındalık yaratacak projelere ihtiyaç vardır. Ayrıca, coğrafi işaretli ürünler için girişimlerde bulunmak elzemdir! Kaybolmuş ya da kaybolmaya yüz tutmuş yemeklerinin derlenip yeniden günümüze kazandırmak yemek kültürünün gelişmesi için değerli bir girişim olabilir. Tantuni, cezerye ve kerebiç’in markalaştırma çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Son olarak, turizmin canlandırılması için bilinçli yatırıma ve en önemlisi havalimanına ihtiyaç vardır.
Chef Yılmaz Almaz
yilmazalmaz@gmail.com
Alanya mutfağında davet sofralarının baş tacı yemeklerimizden biri ile başlayalım. Laba koyun keçi gibi küçük baş hayvanların kaburga kemikleri ile leğen kemikleri arasında sağlı, sollu bölge ile omurga kemikleri ile sınırlı olan boşluk alandır. Alanya da yerel ölçekte mevcut kasaplarımız sipariş üzerine Laba yı hazırlar ve teslim eder. Bir labalık hazırlayıver diyerek başlayan serüven aynı sofrada lezzetli bir şölene dönüşür.
Sizlere İzmir'de Uşak Lezzetlerine yolculuğa çıkaracak çok özel bir mekan önerim var. 1957 Ulubey, Uşak yöresine ait birbirinden özel el açması ürünleri ile hizmet veren mekanın sahibesi Uşak' lı Sevgili Müzeyyen ve annesi kendileri birebir mutfaktalar. Hemen hemen herseyi açık mutfakta göz önününde tazecik hazırlıyorlar. Sadece kahvaltı olarak sınırlandırmak yanlış olur. Kahvaltının çok üstünde lezzetler, olabildiğince doyurucu...
Merhabalar sevgili lezzet dostları. Sizlere İzmir'de yeni açılan bir mekandan bahsetmek istiyorum. Doğal Yaşam Et Balık Restoran Sasalı Kent Ormanı karşısında, İzmir’ de her yaştan ve her kesimden insanın, özellikle çocuklu ailelerin ve de şehrin kalabalığından bıkmış sakinlik arayanların kaliteli zaman geçirebileceğiniz bir yer, Doğayla iç içe, kocaman bir alan üzerine kurulu, çocuk oyun parkları, çocuklar için at binme alanı, açık- kapalı oturma düzenleri ve bir konser sahnesine sahip.
ahane bir mekan tanıtmak istiyorum sizlere! Aslında kahvaltı benim için diğer öğünlerden çok daha önemli, çünkü ben kahvaltısız asla güne başlamam ve etmediğim sürece gün başlamış sayılmaz benim için. Bu yüzden de benim gibi düşünenler için kahvaltı yapılacak mekanlar çok önem taşıyor ama her mekanda da kahvaltı edilemiyor maalesef!İşte gönül rahatlığıyla kahvaltı edeceğiniz şahane bir mekan tavsiyesidir sakız reçeli_alaçatı! Kahvaltı 09:00 ile 17:00 saatleri arasında veriliyor. Kahvaltı dışında tercih edebileceğiniz farklı menü seçenekleri de var. Kahvaltı menüsüne baktığınızda ilk olarak değişik isimler dikkat çekiyor. Serpme Kahvaltı, Ego Tavan, Kritik Kahvaltı, Çekici Kadın Kahvaltısı.. Reçeller ev yapımı ve inanılmaz lezzetli. Özellikle de sakız reçeli nefis...
Meyhaneye yanında dostların varsa bir başka gidersin. Zira rakı yalnız içilmez. Uzun sohbetlerin, dertleşmelerin, keyiflenmelerin yeridir meyhane. Rakının en büyük mezesi muhabbettir, içtikçe insan keyiflenir ve güzel sohbetlere yönelir yani hem anlatır hem dinler.
Alaçatı denilen yer İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı küçük bir Ege köyü. Rüzgarı bol olduğundan ilk sörfçüler keşfetmiş burayı. Ama bir süre sonra popilasyonu zirve yapınca turizmin ana gelir olduğu bir yere dönüşmüş. Gerçekten halk da durumu iyi kullanmış, evler, butik oteller, sokaklar, dükkanlar, meyhaneler vs doğal dokuyu bozmadan tatilcilerin hizmetine sunulmuş.
Yemek yemeyi karın doyurmaktan çok keyif olarak gören biriyim. Bu sebeple aslında alışveriş merkezlerinde hızlıca ve ayaküstü yenen yemekler tercihim değildir. Ancak Mavi bahçe alışveriş merkezinde bulunan The House Cafe Mavi bahçe bu önyargımı yıkan bir yer.
Günümüzde büyük ve kalabalık şehirlerde yaşayan insanlar buldukları her fırsatta yaşadıkları yerlerden fazla uzaklaşmadan keyifli vakit geçirebilecekleri,geniş,ferah,hijyenik ve lezzetli menülere sahip mekanlar arıyor. 3 katının her birinde ayrı konseptiyle gelen misafirlerine hizmet veriyor.