Sizden Gelen Tarifler
Siz de kendi tariflerinizi gönderin, isminiz ile birlikte sitemizde yayınlayalım.
Turizm sezonunun kapanmasıyla birlikte turizm gastronomi camiasında yarışmalar da başladı. Diğer bir tabirle “Yarışma Sezonu” açıldı.
Türkiyede Gastronomik Yarışmaları 1995 yılında başlatan, Türkiye Lezzet Hareketi Başkanı Vasfi Pakman’ın ardından; Yemek ve Lezzet konulu: Uluslararası, ulusal, yöresel yarışmalar hız kazandı, nerdeyse aldı başını gidiyor. Aslında iyi de oluyor, tabii bir yere kadar. Her işte, her yapılanmada olan rekabet yarışmalarda da kendini gösteriyor. Bazı yarışmalar; Sn Pakman gibi, ehil ellerde, işi bilenler, mutfağından yetişenler, hem fiziksel hem de duygusal olarak yaşayanlar, bu işe kendini verenler tarafından düzenlenir, konunun etiğine, ahlakına, emeğine vakıf kişi ve kuruluşlar tarafından yapılırken, maalesef bazı yarışmalar ise; Tamamen meslek dışı, hasbelkader bu işin bir ucundan şans eseri yakalamış, tamamen ticari düşüncelere yönelik düzenliyenlerle, ikbali saadetleri (mutlu gelişimleri) uğruna biad eden meslekdaşlarımız tarafından bilerek veya bilmeyerek desteklenmekte, sürdürülmekte.
Profesyonel şeflik mertebesine erişmiş, işletme sahibi veya ülke genelindeki saygın işletmede icrai sanat eyleyen şeflerimiz de bu yarışmalara katılabiliyorlar. Bu düzeye gelmiş değerli şeflerimiz, neyin ne olduğunu, kimin ne yaptığını gayet iyi bildiklerinden, iştirakleriyle bu tür yarışmalara renk veriyorlar. Onların bu yarışmalarda aldıkları neticeler hiç önemli değil, onlar kendilerini kanıtlamış başarılı şefler, camianın göz bebekleri, işleri var, kişilikleri var, yaptıkları ile kendilerini ispatlamışlar.
Dikkat edilmesi gerekenler; Bu işin yenileri, meslek okullarından, gastronomi akademilerinden gelenler. İstikbali bu saygın meslekte görüp üniversitelerin gastronomi bölümlerine gidenler, esas diploma ve mesleklerini bir kenera bırakıp, büyük ücretler ödeyip özel gastronomi eğitimi alanlar, yada hayatın bir çok aşamasından geçtikten sonra bu işe gönül verip bu meslekle ilgili üniversite sonrası lisans yapanlar. Daha da önemlisi, kısıtlı bütçeleri, yetersiz çalışma ortamları, eksik ve olmayan materyalleri, gönüllerindeki coşkuyla bu yarışmalara katılan pırıl pırıl gençlere sevgili evlatlarımıza, kardeşlerimize, küçüklerimize, onların arkasında onurla, gururla, duran değerli hocalarımıza, aldıkları sonuçlara, yaşananlara; Üzülen, sevinen, hisseden, bu hislerle gözleri dolan, gülümseyen ama içleri kan ağlayan, öğretmenlerimize dikkat diyorum. Verilen yarışma kurallarının, yarışma sitelerinde yayınlanan kuralların, dikkatle okunması, öğretmenlerle birlikte incelemesi şarttır.
Uluslararası yarışmalarda jurilerin dikkat ettiği hususlara dikkat çekiyor, katılımcılara örnek olması için aklıma gelenlerden bir kaç tanesini sayabilirim. Mesela: Sıcak yemekler sıcak tabaklarda Z.yağlılar tatlılar soğuk tabaklarda servis edilmelidir, tabak dizaynında kullanacağınız malzemelerin yenilebilir ve işlenmiş olması da önemlidir, sapladığınız bir biberiye dalının 30 saniye bile olsa tavada çevrilmesi gibi, sürpriz sepetlerde; Az olan malzeme başlangıç, çok olan malzeme ana yemek için seçilmelidir, porsiyonlar doyurucu fakat abartısız olmalıdır. Her yarışmacı, profesyonel olarak düşünülür ve juri değerlendirmesini ona göre yapar. Kabuklar kalın soyulmamalı, israftan kaçınılmalı, minimum malzeme, maksimum şekilde değerlendirilmeli, fiyatlama her zaman göz önünde bulundurulmalı ve zaman çok iyi kullanılmalıdır.
Değerli yarışmacılar, sevgili gençler, başarıya ulaşmak kolay değildir, ruhunuzdaki zenginlikleri isteseniz de bu kısa sürede tabaklarınıza yansıtılamaz, güzellikler sabır ve zamanla belleklere yerleşir. Hepinize başarılı, güvenli, yüksek motivasyonlu, haksızlıklardan uzak yarışmalar dilerim.
Hamuru için: 125 gr oda sıcaklığında tereyağı 1 adet yumurta sarısı 1 türk kahvesi fincanı pudra şekeri 1 paket kabartma tozu 1 paket vanilya 2su bardağı un Muhallebi için: 4 su bardağı süt 4 adet yumurta sarısı 1.5 su bardağı toz şeker 4 çorba kaşığı un 4 adet limonun suyu 1 adet limon kabuğu
Meyhaneye yanında dostların varsa bir başka gidersin. Zira rakı yalnız içilmez. Uzun sohbetlerin, dertleşmelerin, keyiflenmelerin yeridir meyhane. Rakının en büyük mezesi muhabbettir, içtikçe insan keyiflenir ve güzel sohbetlere yönelir yani hem anlatır hem dinler.
Mezopotam'ya Anadolu'nun kadim şehri Mardin, Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay, Diyarbakır gibi mutfak tarihçeleri halep mutfağına dayanmaktadır lakin Gaziantep, Urfa, Diyarbakır, Hatay biraz daha acı ve yoğun baharatlar la benimsemişler ama Mardin mutfağını özel kılan harika baharatlar ve taze baharatlardan geliyor.
Bu yıl yine Ot Yemekleri Festivali nedeniyle Samsun’dayım. Beşinci yılı Samsun Ot Yemekleri Festivalinin, belki biliyorsunuz Samsun yenilebilir otlar konusunda birçok ülkeden çok daha fazla bitki çeşitliliğine sahip, gerek faunası gerek florası açısından, hem Kızılırmak hem Yeşilırmak nehirlerinin denize dökülüş noktası olduğundan 1800’ün üzerinde değişik yenilebilir ot çeşidi var. Ot yemekleri açısından da harika lezzetleri, çorbadan tatlıya kadar birçok çeşitleri kapsıyor. Samsun bunca çeşitliliğin arasında, Samsun Turizmciler Derneği başkanı Dilek Genç’in çabaları ve bazı kurumların desteğiyle Ege ve Ege’nin birçok isim yapmış bölgesinden, yöresinden, kentinden ve kasabasından çok daha fazla çeşitliliğe sahip Samsun da bu festivale ilgi ve destek maalesef istenilen boyutta değil.
‘‘Bir kadına ne verirseniz verin, Onu daha büyük hale getirir. Ona bir ev verirsiniz,size bir yuva verir, Ona sebze verirsiniz,size yemek verir, Ona bir gülücük verirsiniz,size kalbini verir. Kendisine verileni, çarpıp çoğaltarak geri verir .’’ demiş Aziz Nesin…
Yeni mekân keşfetmek ve güzel lezzetler için öneri isteyenlere komşumuzdan bir öneri ile yazıma başlamak istedim.Yunanistan'ın Symi adasındaki Manos Restoran'da tattığım lezzetlerden ve mekândan bahsedeyim.Deniz kenarındaki bu mekân çok şeker ve sevimli, personel ilgili ve güleryüzlü. Ben öğlen saatlerinde gittiğim için rahatça yer bulabildim. Akşam saatleri yoğun oluyor ve rezervasyonsuz almıyorlar. Gelelim tattığım şahane lezzetlere...