> Tarifler > Diğer Tarifler

2020 ‘’Türk Mutfağı Yılı’’

Favori Lezzetler Logo

Türkler’in tarih boyunca hâkim oldukları coğrafyalar ve bu coğrafyalarda yetişen temel gıda maddeleri ile hazırladıkları yemekler,  Türk mutfak kültürünün ana hatlarını oluşturmuştur.

                                                                                    

Orta Asya’da tarım ve hayvancılık ile hayatta kalma mücadelesi veren  Türkler, bu zor coğrafya dan beslenme,barınma, savaşlar, salgın hastalıklar vb. olumsuzluklar  nedeni ile hayatlarını idame ettirmek için Anadolu’ya göç etmişlerdir. Burada birçok Beylik ve nihayetinde Anadolu’da hüküm sürmüş Anadolu Selçuklu Devletini kurmuşlardır. Anadolu topraklarında daha önce bilmedikleri ve tanımadıkları ürünler ile karşılaşan Türkler, bu yeni ürünler ile önceleri basit, daha sonrasında karmaşık yöntemler kullanarak farklı kombinasyonlar da yiyecekler hazırlamışlardır. Hem terk ettikleri Orta Asya hem de, hâkim oldukları Anadolu topraklarında yetişen ürünleri, farklı pişirme teknikleri kullanarak hazırlamışlar, yüzyıllarca aynı coğrafyada komşu olarak yaşadıkları medeniyetlerin kültürlerini de bu teknikler ile harmanlayarak, Türk mutfağını çok daha zengin bir hale getirmişlerdir.


Anadolu Selçuklu Devleti döneminde yaşamış olan Mevlana Celaleddin Rumi’nin oluşturduğu dini bir felsefe olan Sufizm’de Anadolu Selçuklu döneminde Türk mutfağının gelişmesine katkı sağlayan bir diğer kültür öğesi olarak karşımıza çıkmaktadır. O dönem “AŞPAZ”, “ATEŞPAZ” gibi isimlerle anılan aşçılar genel olarak dergâhta yetişmekteydi. Bir bakıma dergâhlar, aşçı locası gibi çalışmaktaydı. Çünkü Sufizm’deki Dergâha girmek isteyen bir kimsenin Mevlevi olana kadar geçirdiği evrelerin hepsi mutfakta geçmekteydi.

Bu zengin mutfak kültürü Osmanlı imparatorluğu döneminde de gelişerek ve zenginleşerek varlığını sürdürmüştür. Başlarda çok mütevazı ve gösterişten uzak sofralarda yemek yiyen Osmanlı Sultanlarının sofraları, imparatorluğun sınırları genişledikçe farklı bir yapı kazanmıştır. ‘’Osmanlı Saray Mutfağı’’ olarak adlandırılan bu yapının ihtişam kazanmaya başladığı dönem, Fatih Sultan Mehmet’in 1453’te İstanbul’u fethetmesi ile başlar. Müthiş bir coğrafi zenginliğe sahip olan sultan, imparatorluğun her köşesinden aşçılar ve farklı malzemeleri saraya getirtebilme gücüne sahiptir.

Günümüzde Türk mutfağı iki kısımda incelenmektedir. Birincisi Klasik Türk Mutfağı, İkincisi ise Halk Mutfağı dır. Geçmişten günümüze Klasik Türk Mutfağı tüm tarihi kazanımları ile Osmanlı Saray mutfağını da içine alarak geniş bir mutfak kültürünü kapsamaktadır. Aynı zaman da bugünkü Türk mutfağının temellerini oluşturmaktadır.

Halk Mutfağı ise Türkiye’nin çeşitli bölgelerinin yemek kültürlerini ve Türkiye sınırları içinde yaşayan çeşitli etnik kökenli toplulukların mutfak kültürlerinin oluşturduğu karma bir mutfaktır.

Geçmişten günümüze zengin bir mutfak kültürünü içerisinde barındıran ülkemiz, 1980 lı yılların başında Uluslararası yiyecek & içecek firmalarının ülkemize yapmış olduğu yatırımlar, internet kullanımı, gıda teknolojilerinin gelişmesi, sosyal ve kültürel alanda yaşanan değişimlerin olumsuz yönlerinin toplum nezdinde kabul görmesi gibi etkenler sonucu “Türk Mutfağı” büyük bir deformasyona uğramıştır. Yeni yapılan yiyecek-içecek yatırımlarının neredeyse tamamının menü içeriklerinin yabancı mutfak kültürlerini yansıtması, ülkemize gelen yabancı turistlere kendi kültürlerini anlatan menü çeşitliliğinin sunulması gibi diğer olumsuz etkenlerin de bir araya gelmesi ile süreç hızlanmış ve Türk mutfak kültürü neredeyse unutulma noktasına, gelmiştir.

İnsanlık tarihinin sıfır noktası olarak kabul edilen Anadolu topraklarında, yüzyıllardır kendini geliştiren, özünü koruyan ve tarihi kazanımları olan‘’Türk Mutfağı’’son dönemlerde saymış olduğumuz bu olumsuzluklar sebebi ile tanıtım ve sürdürülebilirlik noktasında da zor dönemlerden geçmiştir. Sektör temsilcilerinin ve Aşçılık mesleğini icra eden STK’ ların her mecrada, Türk mutfak kültürünün maruz kalmış olduğu deformasyonu dile getirmesi, devlet yetkililerine Türk mutfak kültürünün karşı karşıya kaldığı olumsuz tabloyu anlatması, ülke olarak müdahale edilmesi gerektiği yönünde çağrılarda bulunulması vb, girişimler, sonuç vererek devlet nezdinde karşılık bulmuştur. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu çağrılara kulak vererek, 2020 yılını “TÜRK MUTFAĞI YILI” olarak tüm dünyaya ilan etmiştir. 2020 yılı “TÜRK MUTFAĞI YILI” etkinliklerinin  ‘’Türk Mutfağını en kısa sürede hak ettiği yere getirilmesi noktasında çok büyük katkı sağlayacaktır. 2020 yılı “TÜRK MUTFAĞI YILI” etkinlikleri ve tanıtım kampanyalarının başarıya ulaşabilmesi için Sektörün önde gelen temsilcilerinin ve Aşçılık mesleğini icra eden STK lar ın yanı sıra toplumun tüm fertlerinin de bu etkinliklere destek olması ve katkı sağlaması gerekmektedir. Bu coğrafyanın ve yüzyılların birikimi olan “Türk Mutfak Kültürü” nün özünü bulmuş, uluslararası tanınırlığı en üst seviyede gelecek kuşaklara aktarılmasını istiyorsak, hedefimiz; Mutfak kültürümüzün, zenginliğini ve bir kültür öğesi olduğu gerçeğini yerelden genele yayarak uygulamaya başlayıp, yiyecek içecek işletmelerinde tutumumuzu siparişlerimize yansıtarak, gittiğimiz ve ulaşabildiğimiz tüm turistlik destinasyonlar da ve platformlarda yerli ve yabancı ziyaretçilere aslına uygun anlatmak ve aktarmak olmalıdır.

Bir yıl değil her yıl  ‘’Türk Mutfağı Yılı’’olması dileği ile…


 



İlginizi çekebilecek diğer içerikler |


Rıfat Pir

Türkiye Aşçılar Federasyonu (TAFED) Yönetim Kurulu Üyesi / Ordu Aşçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı / Pir-i Lezzetler ORDU Mutfağı Kitabı Yazarı / CHEF’S CONCEPT Mutfak Akademisi Kurucusu / GÜ, Turizm Fakültesi, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Öğr.Gör.

Devamını Gör

Değerlendirmeler| En Favori Yorumlar

0 Diğer Kişi yorum yaptı

Rıfat Pir

0 Yorum

2020-01-27 04:50:46

Başarı


Ahmet Mehmet 2020-01-27 04:52:46

Rıfat Pir yeni yazılarınızı bekliyoruz



Yorumlar (1)

FAVORİ LEZZETLER DERGİSİ

Sizden Gelen Tarifler

Siz de kendi tariflerinizi gönderin, isminiz ile birlikte sitemizde yayınlayalım.

HEMEN TARİFİNİ GÖNDER