Sizden Gelen Tarifler
Siz de kendi tariflerinizi gönderin, isminiz ile birlikte sitemizde yayınlayalım.
Konuyla ilgili ilk yazımda yukarıdaki başlığı kullanmıştım, şimdi yine aynısını 2 diye yazdım ama bir yandan da düşünüyorum, acaba zannedilen mi deseydim yoksa zaman içinde uğradıkları erozyonla değişenler mi deseydim derken. En güzeli yine aynı isimde yanına II ilave ederek devam etmek doğru olacak gibi geldi.
Yılların süregelen tartışması; DOLMA mı sarma mı diye başlamak isterim ve tabii ki DOLMA yı savunacağım. Önce biraz eskilerden başlamak istiyorum. Evliya Çelebi’nin Seyyahatnamesinde çeşitli vesilelerle değindiği; gerek yöresel, gerek kişisel sofralardaki bahislerde sürekli olarak Dolma diye yer almakta ve dolma olarak adlandırılmakta. Lahana dolması, asma yaprağı dolması, kiraz yaprağı dolması, fındık yaprağı dolması, ıhlamur ve dut yaprağı dolmaları ayrı ayrı yer ve zamanlarda çeşitli şekillerde yer almış.
Sonrası, ilk basılı Osmanlıca yemek kitabı Melceü’t Tabbahin de (Aşçıların Sığınağı) adlı eserde de; Dolmalar Faslı (bölümü) da aynı Evliya Çelebi gibi tüm yaprak halinde sarılarak işlem gören sebzelerin hepsini DOLMA başlığı altında yayınlamış. Şimdi biz de biraz biz de mantık yürütelim. Adı geçen yaprakları alıp, sarıp tencereye koymuyoruz, içini dolduruyor, uçlarını üzerine kapatarak sarıyor ve sonra bir tencereye koyuyor ve pişiriyoruz.
Yani sarmak bir işlem ama yemeğin adı DOLMA. Bu arada hazırladığımız içe DOLMA içi diyoruz, hanginiz bir baharatçıya gittiğinizde bana sarma baharatı veya sarma fıstığı ya da sarma üzümü diyoruz. Bunların adları da DOLMA baharatı, DOLMAlık üzüm, hazırlanan iç ise DOLMA içi. Tütünü kağıda sarıyor tütün sarma mı diyorsunuz? Kumaşı belinize sarıyor bel kumaşı mı diyorsunuz ya da bir başka kumaşı başınıza sarıyor baş kumaşı mı diyorsunuz? Bunların kendine özgü adları var biri sigara, biri kuşak, biri de sarık. Sarmak bir işlem ya da dilbilgisi kurallarına göre fiil DOLMA ise bir isim.
Geçmişten günümüze sarma adı ile anılan bir yemek var o da Edirne ve Balkan kökenli Saray Mutfağının sevilen yemeklerinden, kuzu gömleğine sarılan ve kuzu takım(karaciğer, böbrek, dalak, yürek ) ile hazırlanan iç pilavlı kadim bir yemeğin adı, yine güzel Türkçemizdeki anlamlı deyişlerimizden birine mal edilen Can ciğer kuzu sarması sözcüğünü oluşturacak kadar benimsenmiş bir tat. Kolaycılığa kaçan, temeli formel mantık kapsamında düşünülebilecek bir adlandırma ve maalesef Güzel Türkçemizi bozma çabaları doğrultusunda hızlı adımlarla ilerliyor.
Geçenlerde sosyal medyada tanınan şeflerimizden biri de; bilerek veya bilmeyerek biberle ilgili bir yorum ve internet anketi paylaşmış: Erkek biber Dişi biber diye, bu da tamamen hurafe. Şehir efsanesinden başka bir şey değil, doğru zannedilen yanlışlardan bir başkası. Şefimiz biberin alt kısmına bakınız eğer üç çıkıntı varsa dişi, dört çıkıntı varsa varsa erkektir diyor. Bir sürü cevap yazılmış altına, bilen bilmeyen bir sürü ahkam kesilmiş altına. Şef bunu bir şaka olsun diye yazdıysa okudukça kıs kıs gülmekte, bilmeden yazdıysa, eh onu da kendi düşünsün. Medyatik şefler, gerçek televizyondaki görüntüler gibi değil.
Biberle ilgili, biberlerin acısıyla ilgili bir yanlış bilinen de; biberlerin acılığının kuşlara karşı bir savunma mekanizması olduğu şeklinde. Yani kabaca, üzerinde çok kuş uçan tarlalarda biberler acı olur gibi bir başka şehir efsanesi daha var. Ama tarlasının yarısına acı yarısına tatlı biber eken çiftçiler de var.
Yöresel alanlardan biber toplayan konserve fabrikaları da biberlerini; acıları K.Maraş’tan getirelim, tatlıları Gelbolu olsun diye bir ayırım yapmadan alıyor çiftçinin beyanı üzerine acı veya tatlı diye aynı yörenin insanından satın alıyorlar. Pazarlarda biberlerin daha pahalı olduğunu görüyoruz, demek ki ülkemizde acı bibere talep fazla. Son bir şey daha, yazmadan geçemeyeceğim. Bu arada kuşların tat alma duygusu yokmuş.
Alanya mutfağında davet sofralarının baş tacı yemeklerimizden biri ile başlayalım. Laba koyun keçi gibi küçük baş hayvanların kaburga kemikleri ile leğen kemikleri arasında sağlı, sollu bölge ile omurga kemikleri ile sınırlı olan boşluk alandır. Alanya da yerel ölçekte mevcut kasaplarımız sipariş üzerine Laba yı hazırlar ve teslim eder. Bir labalık hazırlayıver diyerek başlayan serüven aynı sofrada lezzetli bir şölene dönüşür.
Sizlere İzmir'de Uşak Lezzetlerine yolculuğa çıkaracak çok özel bir mekan önerim var. 1957 Ulubey, Uşak yöresine ait birbirinden özel el açması ürünleri ile hizmet veren mekanın sahibesi Uşak' lı Sevgili Müzeyyen ve annesi kendileri birebir mutfaktalar. Hemen hemen herseyi açık mutfakta göz önününde tazecik hazırlıyorlar. Sadece kahvaltı olarak sınırlandırmak yanlış olur. Kahvaltının çok üstünde lezzetler, olabildiğince doyurucu...
Merhabalar sevgili lezzet dostları. Sizlere İzmir'de yeni açılan bir mekandan bahsetmek istiyorum. Doğal Yaşam Et Balık Restoran Sasalı Kent Ormanı karşısında, İzmir’ de her yaştan ve her kesimden insanın, özellikle çocuklu ailelerin ve de şehrin kalabalığından bıkmış sakinlik arayanların kaliteli zaman geçirebileceğiniz bir yer, Doğayla iç içe, kocaman bir alan üzerine kurulu, çocuk oyun parkları, çocuklar için at binme alanı, açık- kapalı oturma düzenleri ve bir konser sahnesine sahip.
ahane bir mekan tanıtmak istiyorum sizlere! Aslında kahvaltı benim için diğer öğünlerden çok daha önemli, çünkü ben kahvaltısız asla güne başlamam ve etmediğim sürece gün başlamış sayılmaz benim için. Bu yüzden de benim gibi düşünenler için kahvaltı yapılacak mekanlar çok önem taşıyor ama her mekanda da kahvaltı edilemiyor maalesef!İşte gönül rahatlığıyla kahvaltı edeceğiniz şahane bir mekan tavsiyesidir sakız reçeli_alaçatı! Kahvaltı 09:00 ile 17:00 saatleri arasında veriliyor. Kahvaltı dışında tercih edebileceğiniz farklı menü seçenekleri de var. Kahvaltı menüsüne baktığınızda ilk olarak değişik isimler dikkat çekiyor. Serpme Kahvaltı, Ego Tavan, Kritik Kahvaltı, Çekici Kadın Kahvaltısı.. Reçeller ev yapımı ve inanılmaz lezzetli. Özellikle de sakız reçeli nefis...
Meyhaneye yanında dostların varsa bir başka gidersin. Zira rakı yalnız içilmez. Uzun sohbetlerin, dertleşmelerin, keyiflenmelerin yeridir meyhane. Rakının en büyük mezesi muhabbettir, içtikçe insan keyiflenir ve güzel sohbetlere yönelir yani hem anlatır hem dinler.
Alaçatı denilen yer İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı küçük bir Ege köyü. Rüzgarı bol olduğundan ilk sörfçüler keşfetmiş burayı. Ama bir süre sonra popilasyonu zirve yapınca turizmin ana gelir olduğu bir yere dönüşmüş. Gerçekten halk da durumu iyi kullanmış, evler, butik oteller, sokaklar, dükkanlar, meyhaneler vs doğal dokuyu bozmadan tatilcilerin hizmetine sunulmuş.
Yemek yemeyi karın doyurmaktan çok keyif olarak gören biriyim. Bu sebeple aslında alışveriş merkezlerinde hızlıca ve ayaküstü yenen yemekler tercihim değildir. Ancak Mavi bahçe alışveriş merkezinde bulunan The House Cafe Mavi bahçe bu önyargımı yıkan bir yer.
Günümüzde büyük ve kalabalık şehirlerde yaşayan insanlar buldukları her fırsatta yaşadıkları yerlerden fazla uzaklaşmadan keyifli vakit geçirebilecekleri,geniş,ferah,hijyenik ve lezzetli menülere sahip mekanlar arıyor. 3 katının her birinde ayrı konseptiyle gelen misafirlerine hizmet veriyor.